DEVLET TİYATROLARI VE DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜKLERİNDE GÖREV YAPAN SANAT EMEKÇİLERİNİN DİKKATİNE

Kurumlarda ssp, misafir, mezun, figüran pozisyonlarında çalışan arkadaşlarımızla ilgi çıkarılan yönetmeliğe, Sendikamiz Kültür Sanat-Sen tarafindan açılmış yada açılması düşünülen bir dava söz konusu değildir.

Dava konusu olması düşünülen Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünün çıkardığı yönetmeliktir. Güzel sanatlara bağlı koro ve topluluklarda görevli misafir sanatçı arkadaşlarımız mağdur edilmiştir. Şu haliyle uzun yıllar özveriyle güvencesiz çalışmış bir çok sanatçı arkadaşımızın sözleşmesi yenilenmeyecek yani Ocak Ayı itibariyle işsiz kalacaklardır. Geriye kalan arkadaşlarımızın bir kısmına tam zamanlı sözlesme yapılacak olup buyuk bir kısmı ise puantajli çalışmaya mecbur birakilacaklardir.

Dolayısıyla tam zamanlı çalışma umuduyla bekleyen sanat emekçilerinin, oluşacak hak kayıplarına karşı sonuna kadar yanında olduğumuzu bu durumla ilgili ise bir dizi eylem ve etkinlikte bulunacagimizi bildiririz.

Herkese güvenceli iş, güvenli bir gelecek istiyoruz. Bunun teminatı ise örgütlü mücadelemizdir.

BASIN HABERLERİ

EVRENSEL HABER
Kültür Sanat Sen, sözleşmeli personel yönetmeliğine tepki gösterdi
Kültür Sanat ve Turizm Emekçileri Sendikası, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü sözleşmeli personel yönetmeliğine mezuniyet şartı getirilmesine ilişkin basın açıklamasında bulundu.
KESK’e bağlı Kültür Sanat ve Turizm Emekçileri Sendikası (Kültür Sanat Sen), geçtiğimiz günlerde yürürlüğe giren, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü sözleşmeli personel yönetmeliğine mezuniyet şartı getirilmesine ilişkin basın açıklamasında bulundu. Açıklamada konuşan Kültür Sanat Sen Genel Başkanı Hülya Eryetli, mezuniyet şartının akla ve adalete sığmadığını ifade etti.
Hülya Eryetli, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine geçilmesiyle “yasaları uyumlulaştırma” amacıyla yayınlanan 703 sayılı KHK’nın kamuda yeni bir istihdam biçimi doğrduğunu aktardı. Bu yolla, kamu hizmetlerinin piyasa koşullarına teslim edildiğini ifade eden Eryetli, “Güvenceli istihdamın yerini güvencesiz istihdam biçine bıraktığı, liyakatsizliğin, keyfiyetli yönetimin önünü açan, hukuki zeminin kaydığı bir süreç yaşanmaktadır.” dedi. 703 Sayılı KHK ile oluşan yeni istihdam biçimi ile sanat kurumlarında üç tip sözleşmeyle personel çalıştırılmaya başlanıcağını belirten Eryetli, “ Bu sözleşmeler tam zamanlı, kısmi ve projelerle sınırlı olarak yapılacaktır. Başta belirtilen tam zamanlı, kısmi ve proje başına çalışma biçimleri detaylandırılmış ve ‘Ayın veya haftanın belirli günleri ya da saatleri’ şeklinde düzenlenmiştir. Yönetmelikler genel olarak kölelik sisteminin hayata geçirilebileceği şekliyle yayınlanmıştır” şeklinde konuştu.
“ÇOK SAYIDA SANAT EMEKÇİSİ İŞSİZ KALACAK”
Yönetmeliğin, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünün özgünlüğünü göz ardı ettiğini vurgulayan Eryetli, yönetmeliğin bu şekilde kalması halinde çok sayıda sanat emekçisinin işsiz kalacağına dikkat çekti. Eryetli, yönetmelikte “Personelde aranacak şartlar” başlığı altındaki madde de semezan ve mehteran için herhangi bir şart getirilmezken, ses sanatçıları için 4 yıllık fakülte zorunluluğu, dansçılar için ise güzel sanatlar lisesi ve yüksek okul şartı getirildiğini aktardı. Bundan sonraki alımlarda bu maddeye karşı olmadıklarını belirten Eryetli, “ Kurumlarda yıllardır çalışan hatta emekliliği gelen sanbat emekçileri için bu koşul aranmamalı ve yönetmeliğe bununla ilgili bir ek madde konulmalıdır” diye ifade etti. İşe alım ve çıkarım işlerini yürütecek kurulun oluşumu aşamasında kurul üyelerinin yeterli seviyede olup olmayacaklarının da muğlak olduğunu söyleyen Eryerli, “ Bu istihdam biçimi, geleceğin istihdam biçimi olarak kabullenilemez. Sadece çalışan hakları değil halkın kamu hizmet hakkını sağlıklı alabilmesi için de çalışanlar güvenceli olmalıdır” dedi. Eryetli, haksız uygulamalara karşı güvenceli iş ve güvenli bir gelecek için tüm sanat emekçileriyle mücadeleye devam edeceklerini belirtti. (Ankara/EVRENSEL)

BASIN HABERLERİ

SENDİKA.ORG – HABER

Kültür Sanat-Sen: “Güvencesiz istihdam biçimi kabullenilemez”
4 Temmuz 2019
Kültür Sanat-Sen, 21 Haziran 2019’da Resmi Gazete’de yayımlanan Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Sözleşmeli Personel Hakkında Yönetmelik’in kültür-sanat emekçileri açısından yaratacağı güvencesizliğe dikkat çekmek amacıyla basın açıklaması yaptı
Kültür Sanat-Sen, Ankara’da bulunan genel merkez binasında 21 Haziran 2019’da Resmi Gazete’de yayımlanan Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Sözleşmeli Personel Hakkında Yönetmelik’in kültür-sanat emekçileri açısından yaratacağı güvencesizliğe ilişkin basın açıklaması yaptı. Söz konusu yönetmelikte güvencesizliğin yanı sıra semazen ve mehteran ekipleri için herhangi bir ön koşul öngörülmezken, ses ve saz sanatçıları için 4 yıllık ilgili fakülte zorunluluğu, dansçılar için güzel sanatlar lisesi ve yüksek okul şartı getirilmesi ise dikkat çekti.
Açıklamada, “Erdoğan talimat verdi! Sanatçılar koruma altına alınıyor” şeklinde servis edilen düzenlemenin kültür-sanat emekçilerini hayal kırıklığına uğrattığı ifade edildi. Açıklamada 703 sayılı KHK’de yaratılan yeni istihdam biçimi ile sanat kurumlarında tam zamanlı, kısmi zamanlı veya projelerle sınırlı üç tip sözleşmeyle personel çalıştırılmaya başlanacağı belirtildi. Mevzuat hükümlerine göre, Süreli “sözleşmeli personeller ve misafir sanatçılar” ile ilgili çıkarılan yönetmeliklerde, tam zamanlı, kısmı zamanlı ve proje başına çalışma biçimleri detaylandırılarak “ayın veya haftanın bazı günleri ya da günün belirli saatleri” çalışma yapılabileceğine ilişkin düzenleme yapıldığı kaydedildi.
Kamuda kölelik sistemi
“Yönetmelikler genel özü itibariyle kamuda kölelik sisteminin hayata geçirilebileceği şekliyle yayımlanmıştır” denilen açıklamada, “Yönetmeliğe göre yapılacak sözleşmelerin en uzun sürelisi mali yılla sınırlı olmakla birlikte yıl içerisinde de kolaylıkla sözleşmeleri feshedebilecek maddeler konulmuştur” denildi.
Açıklamada yönetmeliklerin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve kurumların kendi yasaları harmanlanarak hazırlandığı ve böylece 657 sayılı kanuna muadil denebilecek bir mevzuat ortaya çıktığını belirtilerek “Örneğin kadrolu olarak çalıştırılan personel için aranan şartlar ve sınav usulleri birebir benzerlik gösterirken; 657 sayılı yasada yer alan disiplin hükümleri çok daha katılaştırılarak ve sonucu sözleşme feshi ile bitecek şekilde düzenlenmiştir” ifadelerine yer verildi.
“Hak gasplarını beraberinde getirecek”
Kültür Sanat-Sen, düzenlemeye ilişkin yaptığı açıklamada yaşanacak olası durumları şöyle sıraladı:
• Sınav kazanmış olma, sözleşme bitimi sonrası yenilenmemesi ya da pozisyon değişikliği durumlarında herhangi bir hak oluşturamayacağı şeklindeki düzenlemelerin ciddi hak gasplarını beraberinde getirecek.
• Yalnızca tam zamanlı çalışanların sendika üyesi olabileceği belirtiliyor. Bu durumun Anayasal bir hak olan sendika üyeliği hakkına ve eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ediyor.
• Kısmi zamanlı ve proje personeline iş sonu tazminatı ödenmeyecek ve işsizlik sigortası primi yatırılmayacak. “Bu uygulama insan haklarına ve eşitlik ilkesine çok açık bir şekilde aykırılık teşkil etmektedir. Örneğin, kısmi zamanlı çalıştırılacaklar için 6 aylık sözleşme yapıldığında projenin 4 ayda bitmesi durumunda sözleşmenin de hiçbir cezai şarta tabi olmaksızın sona ereceği ve kişiler herhangi bir hak talep edemeyeceklerdir.”
Kültür Sanat-Sen açıklamanın sonunda taleplerini ise şöyle sıraladı:
Personelde Aranacak Şartlar başlığı altındaki 5. Maddede semazen ve mehteran için herhangi bir şart getirilmezken ses ve saz sanatçıları için 4 yıllık ilgili fakülte zorunluluğu, dansçılar için güzel sanatlar lisesi ve yüksek okul şartı getirilmiştir. Bundan sonraki alımlarda bu maddeye karşı olunmamakla birlikte, kurumlarda yıllardır çalışan hatta emeklisi gelen sanat emekçileri için bu koşullar aranmamalı ve yönetmeliğe bununla ilgili ek bir madde konmalıdır.
İşe alma, çıkarma sözleşmelerin yenilenmesi gibi işleri yürütecek “değerlendirme kurullarının oluşumu” aşamasında kriterlerin belirlenmeyişi ile birlikte kurul üyelerinin yeterli seviyede olup olamayacaklarının muğlâk kalması; liyakatin olması gereken şekilde uygulanamayacağını göstermektedir. Mutlaka kriterler belirlenmelidir.
Bu istihdam biçimi geleceğin istihdam biçimi olarak kabullenilemez. Sadece çalışan hakları değil halkın kamu hizmet hakkını sağlıklı alabilmesi için de tüm kamuda çalışanlar güvenceli olmalıdır. Kültür Sanat-Sen olarak bu haksız uygulamalara karşı güvenceli iş ve güvenli bir gelecek için tüm güvencesiz sanat emekçisi arkadaşlarımızla örgütlü mücadeleye devam edeceğiz.

GÜZEL SANATLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ MİSAFİR SANATÇILAR BASIN AÇIKLAMAMIZ

Basına ve Kamuoyuna

Ülkemizin altına imza attığı uluslar arası sözleşmeler de olması gereken düzgün iş kavramı;  “insanın temel hak ve özgürlüklerine, iş güvenliği ve iş bedeli açısından haklarına saygı gösterilen,  çalışanların ve ailelerinin geçimlerini sağlamalarına olanak tanıyacak kazancı sağlayan iş “olarak tanımlanmaktadır.

Yalnız yaşadığımız ülke gerçekliği ve iş kolumuz olan kültür sanat iş kolunda bu tanımın hiçbir geçerliliği ve gerçekliği bulunmamaktadır.

Kamu hizmetlerinin piyasa koşullarına teslim edildiği ve kamudaki güvenceli istihdamın yerini güvencesiz istihdam biçimine bıraktığı, performans gibi dayatmalarla liyakatsizliğin, keyfiyetle yönetimin önünü açan hukuki zeminin kaydığı bir süreç yaşanmaktadır.

Temmuz 2018 de Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine geçişle birlikte mevcut yasaları uyumlulaştırma KHK sı olarak yayınlanan 703 sayılı KHK kamuda yeni bir istihdam biçimi daha doğurmuştur.

Bu istihdam biçiminin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa benzer yanları olmakla birlikte 657 nin en önemli unsuru olan iş güvencesinden yoksundur ve çalışma süresi mali yılla sınırlandırılmıştır. Bu durum sadece sanat kurumlarında çalışan yevmiyeli personeli ilgilendiren bir düzenleme değildir. Kamuda benzer istihdam biçiminde çalışan ve çalışacak tüm diğer sözleşmeli personeli kapsamaktadır.

Zamlara güncelleme diyerek terminolojiye yeni tanımlar kazandıran siyasal iktidarın sözcüleri yapılan bu düzenlemeyi yine müjde olarak servis etmiş olsalar da, yerel seçimlerin bittiği şu günlerde acı gerçekler kendini göstermeye başlamıştır.

“Erdoğan talimatı verdi! Sanatçılar koruma altına alınıyor.” Başlığıyla yayınlanan haberler sonrasında büyük beklentiler içerisine giren güvencesiz sanat emekçileri sonuçta çıkan yönetmelik ve yapılan düzenlemelerle büyük hayal kırıklığına uğramışlardır.

Değerli Basın Emekçileri

703 Sayılı KHK da yaratılan yeni istihdam biçimi ile sanat kurumlarında üç tip sözleşmeyle personel çalıştırılmaya başlanılacaktır. Bu sözleşmeler tam zamanlı, kısmi zamanlı veya projelerle sınırlı olarak yapılacaktır. Bu mevzuat hükümlerin uyarınca çalıştırılacak Süreli Sözleşmeli Personeller ve Misafir Sanatçılar ile İlgili çıkarılan yönetmelikler değerlendirildiğinde olayın vahameti bir kez daha gözler önüne serilmektedir. Başta belirtilen tam zamanlı, kısmi zamanlı ve proje başına çalışma biçimleri detaylandırılmış ve” ayın veya haftanın bazı günleri ya da günün belirli saatleri ” çalışmanın yapılabileceği şekliyle düzenleme yapılmıştır.

Yönetmelikler genel özü itibariyle kamuda kölelik sisteminin hayata geçirilebileceği şekliyle yayınlanmıştır. Yönetmeliğe göre yapılacak sözleşmelerin en uzun sürelisi mali yılla sınırlı olmakla birlikte yıl içerisinde de kolaylıkla sözleşmeleri fesh edebilecek maddeler konulmuştur.

Yönetmelikler geneli itibariyle 657 sayılı yasa ve kurumların kendi yasaları harmanlanarak yapılmış ortaya 657 nin muadili denebilecek bir mevzuat çıkmıştır. Örneğin kadrolu olarak çalıştırılan personel için aranan şartlar ve sınav usulleri birebir benzerlik gösterirken; 657 sayılı yasada yer alan disiplin hükümleri çok daha katılaştırılarak ve sonucu sözleşme feshi ile bitecek şekilde düzenlenmiştir.

Sınav kazanmış olma müktesep hak oluşturmayacak, sözleşme imzalamış olsa dahi sözleşme bitiminden sonra yenilenmemesi ya da pozisyon değişikliği söz konusu olduğunda herhangi bir hak iddia edilemeyeceği şekilde hazırlanan mevzuat ciddi hak gasplarını da beraberinde getirmektedir.

Sadece tam zamanlı personelin sendikaya üye olabileceği belirtilmiştir. Sendikaya üye olma anayasal bir hak olmakla birlikte bu husus eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.

Kısmi zamanlı ve proje personeline iş sonu tazminatı ödenmeyeceğine ilişkin hüküm ile işsizlik sigortası primi yatırılmayacağına ilişkin hükümler konulmuştur. Bu uygulama insan haklarına ve eşitlik ilkesine çok açık bir şekilde aykırılık teşkil etmektedir. Örneğin, kısmi zamanlı çalıştırılacaklar için 6 aylık sözleşme yapıldığında projenin 4 ayda bitmesi durumunda sözleşmenin de hiçbir cezai şarta tabi olmaksızın sona ereceği ve kişiler herhangi bir hak talep edemeyeceklerdir.  

Değerli Basın Emekçileri

Sanat kurumlarına uzun yıllardır kadro verilmemesi ve sınav yapılmaması dolayısıyla sanat emekçileri zaten mezun, misafir, süreli sözleşmeli figüran vs. pozisyonlarında yıllık sözleşme ile güvencesiz ve bir hayli esnek mesai saatleri dâhilinde çalışmaktaydılar.

Örneğin mezun sanatçı pozisyonunda güvencesiz çalışan bir arkadaşımız yeri gelip bir sezon içerisinde sekiz oyunda bile görev alabilmektedir. Ya da sahne altında imalathanelerde çalışan teknik personel oyun çıkmadan önce sabahın beşine kadar çalışıp aradan üç saat geçtikten sonra tekrar iş başı yapabilmektedirler. Hastalık ölüm durumlarında kullandıkları izinler bile maaşlarından kesilen; kadroluların sevindiği, birleştirilen bayram tatillerine maaş alamayacakları için üzülen, güvencesiz çalışan arkadaşların yıllardır çektikleri bu sıkıntılara çare olarak üretilen bu sözleşmeli çalışma biçimi şu haliyle eskisinden çokta farklı değildir.

Başka bir örnekle; mesleki ömrü sınırlı olan bale ve dans sanatçıları daha yaşamlarının başındayken diyebileceğimiz 30-35li yaşlarında işlerine veda etmek zorunda kalmaktadırlar. Çocuk yaşlarda bale ve dans sanatına başlayan bu insanlar günümüz mezarda emeklilik koşullarında ne iş yapıp hayatlarını nasıl idame ettirebileceklerini düşünmektedirler. Bu ve bunlar gibi onlarca soru ve sorunlar 703 KHK ve ilgili değişikliklerle iş kolumuzda yerleşik hale gelmiştir. 

Değerli Basın Emekçileri

Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğüne Bağlı Koro Ve Toplulukların diğer sanat birimleri gibi kendi yasaları olmaması ve direkt Güzel Sanatlar Genel Müdürlüne bağlı olmaları ayrıca birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Yasa gereği yöneticilerinin sanatçı bile olmak zorunda olmaması sanat politikalarının ve anlayışını diğer sanat kurumlarına nazaran daha da geriden gelmesine sebebiyet vermektedir.

Koro ve toplulukların yönetimi ve sanat kurullarının sanatsal yetersizlikleri nedeniyle buna bağlı pek çok sorun yaşanmaktadır. Liyakatsiz atamalar en büyük sorunlardan birisidir. Yönetim zafiyetini, sanatsal yeterlilikleri bulunmayan ve yönetim özellikleri olmayan yetersiz vekâleten atanmışların yol açtığı aksaklıkları sanatçılar tolore etmek zorunda kalmaktadır.

Somut durum böyleyken yine yıllardır verilmeyen kadrolar sebebiyle güvencesiz ve saat mefhumu olmadan çalışan misafir sanatçı pozisyonundaki arkadaşlarımıza 21 Haziran 2019 da Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü sözleşmeli personel yönetmeliğinde mezuniyet şartı getirilmesi akla izaha ve adalete sığmamaktadır. Bu kıyımcı yaklaşımı kabul etmek mümkün değildir.

Değerli Basın Emekçileri

Öncelikle belirtmeliyiz ki yönetmelik çıkarılması gibi önemli bir çalışmada alana ilişkin akademik çevrelerin çeşitli STK ların ve özellikle sendikaların çalışmaları dikkate alınmalıdır.

Yalnız bu Yönetmelik çıkarılırken Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünün özgün koşulları göz ardı edilmiştir. Alaylı olarak nitelendirilebilecek çalışan profili ile yıllardır sürdürülen sanat icrası bir günde mi yapılamaz hale gelmiştir. Yönetmeliğin bu şekliyle kalması ve söz konusu hükümlerin değiştirilmemesi halinde çok sayıda sanat emekçisi işsiz kalacak yarıdan fazlası da yine yevmiyeli olarak çalışmaya mecbur bırakılacaklardır.

Personelde Aranacak Şartlar başlığı altındaki 5. Maddede semazen ve mehteran için herhangi bir şart getirilmezken ses ve saz sanatçıları için 4 yıllık ilgili fakülte zorunluluğu, dansçılar için güzel sanatlar lisesi ve yüksek okul şartı getirilmiştir. Bundan sonraki alımlarda bu maddeye karşı olunmamakla birlikte, kurumlarda yıllardır çalışan hatta emeklisi gelen sanat emekçileri için bu koşullar aranmamalı ve yönetmeliğe bununla ilgili ek bir madde konmalıdır.

İşe alma, çıkarma sözleşmelerin yenilenmesi gibi işleri yürütecek “değerlendirme kurullarının oluşumu” aşamasında kriterlerin belirlenmeyişi ile birlikte kurul üyelerinin yeterli seviyede olup olamayacaklarının muğlâk kalması; liyakatin olması gereken şekilde uygulanamayacağını göstermektedir. Mutlaka kriterler belirlenmelidir.

Bu istihdam biçimi geleceğin istihdam biçimi olarak kabullenilemez. Sadece çalışan hakları değil halkın kamu hizmet hakkını sağlıklı alabilmesi için de tüm kamuda çalışanlar güvenceli olmalıdır. Kültür Sanat-Sen olarak bu haksız uygulamalara karşı güvenceli iş ve güvenli bir gelecek için tüm güvencesiz sanat emekçisi arkadaşlarımızla örgütlü mücadeleye devam edeceğiz.                                                                                                   

KÜLTÜR SANAT-SEN/KESK

BU DAHA BAŞLANGIÇ MÜCADELEYE DEVAM!

İstanbul’un son yeşil alanlarından birisi olan Taksim Gezi Parkının daha fazla rant için betonlaştırılmasına, tek tip yaşam dayatılmasına itirazla başlayıp,  eşit, özgür ve demokratik bir ülke talebi ile tüm ülkeyi saran Gezi Direnişinin üzerinden tam üç yıl geçti! Bu vesileyle bizlere onurlu bir gelecek için canlarını ortaya koyan ve açıkça hedef gözetilerek katledilen gençlerimizi bir kez daha saygıyla anıyor, hala yargı önüne çıkarılmayan, AKP tarafından korunan katillerin peşini asla bırakmayacağımızı ifade ediyoruz.

Gezi direnişinde milyonlar her türlü baskıya rağmen kararlılıkla taleplerini savundu, teslim olmadı, olmuyor, olmayacak.

Gezi direnişi, AKP’nin sömürü, zorba ve gerici düzeninde sesi ve nefesi zorla kesilen halkın aldığı nefes, haykırdığı sesti. Kadınlara, gençlere ve toplumun tüm ilerici-özgürlükçü değerlerine yönelik gelişen saldırılara karşı özgür bir ülke ve hayat kurma mücadelesiydi.

Bugün o ağaçların yeşeren dalları gibi eşitlik, özgürlük ve demokrasi talebi tüm ülkeyi her zamankinden daha fazla sarmış durumda.

Gezi Parkı’nda yağmaya, talana karşı başlayan nöbet AKP’nin baskı ve zulmüne karşı birleşen milyonların mücadelesinde sürmeye devam etmektedir. Gezi direnişinin taleplerini daha yakıcı halde güncelliğini koruyor.

Çünkü AKP; en ufak itiraza karşı polisiyle yaşam alanlarımıza hala gaz bombaları yağdırıyor, silah kullanıyor. Aylara vara sokağa çıkma yasakları uyguluyor, şehirleri adeta haritadan siliyor. Halkın can güvenliği, bizzat kendilerini korumakla görevlendirilenler tarafından tehdit ediliyor. Düşman olarak görülen toplumsal muhalefet toplu gözaltı ve tutuklamalar, faili meçhuller ve her tür faşizan baskı ile teslim alınmak, ortadan kaldırılmak isteniyor. Diz çökmemizi, baş eğmemizi istiyorlar.

Polis devletini kurumsallaştırmak, hukuk dışılıklara kılıf uydurmak, yargılanmaktan kurtulmak için habire yasalar hazırlıyorlar, saraylar kuruyorlar. Yandaş medya özel savaş lobisi olarak çalışıyor, toplumsal muhalefeti etkisizleştirmek için her tür yalanı ve dezenformasyonu yapıyor.

Ancak güçlü bir akıntıya kürek çekmenin nafile olduğunu, baskı ve zor karşısında halkın er ya da geç ayağa kalkacağını ve ok yaydan çıktıktan sonra da durdurulamayacağını Gezi direnişi bir kez daha hatırlattı!

Polis şiddetine, göz altılara, tutuklamalara, her türlü baskıya, karalamaya, hukuku askıya alan uygulamalara, yalan ve dolana karşı haklı, meşru ve kararlı mücadelemiz bu faşizan düzen değişinceye kadar sürecektir.

Ethem, Ali İsmail, Mehmet Ayvalıtaş, Medeni, Hasan Ferit, Ahmet, Abdullah, Mehmet İstif, Fadime Ana, Berkin Elvan, Uğur Kurt, Ayhan Yılmaz, Soma’da kaybettiğimiz emekçiler, Roboskiler, Cizre’de apartman dairesinde yakılanlar ve kıydıkları daha binlerce canlar için yargılanmaktan kurtulamayacaklar.

İşyerlerinde ve alanlarda eşit, özgür ve demokratik bir ülke mücadelesini yıllardır sürdüren kamu emekçileri tüm Gezi dinamikleriyle birlikte mücadeleyi büyütecek, karanlığa teslim olmayacak, ellerimizden aldıklarının, bizlerden çaldıklarının hesabını soracaktır.

KÜLTÜR SANAT-SEN olarak; eşit, özgür ve demokratik bir gelecek mücadelesinde kamu emekçilerini, işçileri, gençleri, kadınları ve tüm halkımızı direnişin parçası olmaya ve mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.

YÖNETİM KURULU 

BİLGİ EDİNME TALEBİ

Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ve Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nden;

Misafir Sanatçı ve benzeri pozisyonlarda süreli sözleşmeli olarak çalıştırılan personelin 375 Sayılı KHK’nın ek 26. Maddesi uyarınca istihdam edileceği ile ilgili mevzuat gereği;
1- Kurum bünyelerinde çalıştırılacak süreli sözleşmeli personelin; işe alınmaları, çalıştırılmaları, özlük ve mali haklarının düzenlemesini içeren yönetmelik çalışmasının ne aşamada olduğu, 
2- Bahsi geçen yönetmelikle ilgili yapılacak sözleşmelerin yürürlük tarihinin ne olacağı,
3- 375’e Ek 26. Madde uyarınca istihdam edilecek personellerden hangi pozisyonların tam zamanlı, kısmi zamanlı ve/veya proje ile sınırlı çalışacağı, hususlarında 4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu çerçevesinde tarafımıza bildirilmesini talep ettik.