MAAŞ ZAMLARI HAKKINDA BASIN AÇIKLAMASI

Kamu emekçilerinin yaşadığı mağduriyetler giderilmeli, grevli toplusözleşme hakkımızın önündeki bütün yasal ve fiili engeller kaldırılmalıdır!

2.5 milyona yakın kamu emekçisi ile 1 milyon 800 bin memur emeklisinin zamlı maaşlarını 15 Nisan’dan önce almasının mümkün olmadığına ilişkin haberler basına yansımaya başlamıştır. AKP hükümetinin kendi çıkarları doğrultusunda hazırladığı 4688 sayılı yasanın çıkmasını geciktirmesi nedeniyle kamu emekçileri ve aileleri ciddi mağduriyetler yaşamaktadır.

Toplu sözleşmeyi sadece konfederasyonlarla yapılacak olan genel toplu sözleşme ile sınırlayan yasa tasarısında grevli toplu sözleşme hakkımız yasal teminat altına alınmamış, örgütlenme özgürlüğünün önündeki engeller aynen varlığını sürdürmektedir. Kapsamından tarafların belirlenmesine, uyuşmazlık halinden Hakem Kurulunun yetki ve bileşimine kadar özgür bir toplu pazarlık düzeni ile uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmayan, hemen her alanda özgürlükleri tamamen kısıtlamayı hedefleyen yasa tasarısının özüne de ruhuna da tamamen yasakçı ve denetleyici bir mantığın hâkim olduğu sendikamız Kültür Sanat Sen tarafından çeşitli platformlarda belirtilmiştir.

Bütün itirazlarımıza rağmen, kamu emekçilerinin ücret ve sosyal haklarına ilişkin düzenlemelerin, tamamen hükümetin çizdiği çerçevede ele alındığı 4688 sayılı yasada değişiklik öngören düzenlemeler 23 Ocak Pazartesi günü TBMM’ye sunulmuş olmasına karşın TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda ele alınıp alt komisyona gönderilmesi nedeniyle süreç uzamış ve kamu emekçileri bir kez daha mağdur edilmiştir.

Hükümet güdümlü sendikacılığı ve “sosyal diyalog” mekanizmasını kurumsallaştıran 4688 sayılı yasa değişiklikleri önce Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülecek, daha sonra TBMM Genel Kuruluna gelecektir. Meclis ve Cumhurbaşkanı onayı ile birlikte düşünüldüğünde toplusözleşmenin Mart ayından önce başlayabilmesi mümkün görünmemektedir. Toplusözleşme görüşmelerinin bir ay içinde tamamlanacağı göz önüne alındığında, zamlı maaşların 15 Nisan öncesine yetişmesi mümkün görünmemektedir.

Faturamızı bir gün geciktirdiğimizde bizlerden bedelini yasal faizi ile tahsil etmesini bilenlerin, sıra ülkenin dört bir yanında kamu hizmetlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için fedakarca çalışan kamu emekçilerinin ücret ve sosyal haklarına gelince “üç maymunu” oynamaları dikkat çekicidir.

Kültür Sanat Sen olarak, yurttaşların fatura ve vergi ödemelerini geciktirdiği zaman çeşitli oranlarda “gecikme zammı” yapan hükümete sesleniyoruz; kamu emekçilerinin ücret artışlarını üç ay gibi uzun sayılacak bir süre geciktirdiğiniz için, tüm kamu emekçileri ve memur emeklilerine olağan ücret artışının yanı sıra “gecikme zammı” yapılmalı, KESK ve Kültür Sanat Sen’in 4688 sayılı yasada yapılması düşünülen değişikliklere ilişkin önerileri dikkate alınmalıdır.

Kültür Sanat Sen, grev hakkımızın yasal teminat altına alındığı özgür bir Toplu Sözleşme düzeni talep etmekte ve örgütlenme özgürlüğü önündeki tüm engellerin kaldırılmasını savunmaktadır. Her sendikanın kendi üyeleri adına toplu sözleşme yapabilmesi imkanını sağlamayan bir düzenlemenin bizler tarafından kabul edilebilmesi mümkün değildir. 

Komisyonlarda görüşüldükten sonra TBMM Genel Kuruluna sevk edilecek olan yasa sürecinin her aşamasına, tüm olanaklarımızı ve enerjimizi kullanarak müdahil olacağımızı ve temsilcisi olduğumuz bütün kültür, sanat ve turizm emekçileri adına hazırladığımız toplusözleşme taleplerimizin arkasında olduğumuzun bilinmesini istiyoruz.

KÜLTÜR SANAT-SEN GENEL MERKEZİ

TACİZİ UYGULAYAN SÜRÜLSÜN

Üyemiz, Çanakkale Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na daktilograf olarak çalışmakta iken amirinin küçümseyici, aşağılayıcı tavırlarına ve cinsel tacizine maruz kalmıştır. Bunun yanı sıra, aynı iş yerinde geçici işçi olarak çalışan bir personelden 19.10.2010 tarihinde mesai saati içinde dayak yemiştir. Sendikamız konuyu mahkemeye intikal ettirmiş ve süreç devam etmektedir. Valilik konu ile ilgili soruşturma açtırmıştır. Müdürün tayini iki ay önce Malatya’ya çıkmasına rağmen halen görevini Çanakkalede devam ettirmektedir. Üyemiz ise 76. Madde konu edilerek Edirne’ye tayin edilmiştir.
Bu konuda 16 Ocak 2012 pazartesi günü Ankara’da saat: 11.30’da Opera Binası önünde buluşup Bakanlık Binası’nın önünde yaptığımız basın açıklamasına ilişkin basın metni :

Kadınlara dayak yemelerini, böylelikle sorunların çözüme ulaşacağını salık veren Bursa Müftüsünden sonra, geçtiğimiz günlerde İstanbul Küçük Çekmece belediyesinde bir söyleşinin konuğu olan Yazar Sema Maraşlı’nın “Kadın erkekleşmemeli, teslimiyetçi olmalı, erkeğin kadınlar üzerinde üstünlüğü var” şeklindeki açıklaması, aslında iktidarın kalemşörleri vasıtasıyla kadınların haksızlığa, hukuksuzluğa karşı tepkilerini pasifize etme ve kanıksatma operasyonunun bir parçası gibi görünmektedir.
Şiddeti, tacizi, tecavüzü kadının yaşamının bir parçasıymış gibi meşrulaştırmaya yönelik olan girişimlerin, erkek egemen kültür ve iktidarın resmi kurumları aracılığıyla da besleniyor olması, kadına yönelik işlenen suçların her geçen gün artmasında önemli bir etmen haline gelmektedir; üyemizin yaşadığı sorunlar da aslında bu bütünün bir parçasıdır.
Çanakkale’ de Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı bir kurumda çalışırken, amirinin tacizine uğrayan üyemiz, konunun mahkemeye taşınması, ses ve telefon kayıtlarının mahkemece bilirkişiye inceletilmesi üzerine, usulsüz olarak bakanlığa bildirilmeden valilik oluru ile Bakanlığa bağlı başka bir kurumda geçici olarak görevlendirilmiştir. 
Üyemiz, işyerinde maruz kaldığı cinsel tacizden önce de üç yıl boyunca psikolojik taciz (mobbing) ile mücadele etmiş, göreve başladığı ilk günlerden itibaren, Müdürün küçümseyici ve aşağılayıcı tavırlarına katlanmak zorunda kalmıştır. Bunun yanı sıra, amirinin kışkırtmaları sonucunda aynı iş yerinde geçici işçi olarak çalışan erkek mesai arkadaşından işyerinde dayak yemiştir. 
Olayların özellikle yerel basın olmak üzere basında bir hayli yer bulması rahatsızlık yaratmış olacak ki, tepkileri durdurabilmek için amirin tayini Malatya’ya çıkarılmış, ancak aradan 2,5 ay geçmesine rağmen bu tayin gerçekleşmemiştir. 
Bir yandan adli süreç devam ederken, üyemiz üzerindeki baskıların artarak devam ettiğini görmekteyiz. 2,5 ay önce hakkında taciz iddiaları bulunan müdürün tayini çıkmasına rağmen tayin belgesinin henüz tebliğ edilemediği anlaşılmaktadır. Oysa tacize uğrayan üyemiz, 06.01.2012 tarihinde müdür odasına çağrılarak Edirne’ye tayin edildiği bildirilmiş ve resmi yazı üç gün sonrasının tarihiyle (09.01.2012) kendisine zorla imzalatılmıştır. Üyemiz tayininin çıktığını o dakikada duymuş, tayin kararı kendisine zorla tebliğ edilmiş, konu ile ilgili avukatını araması bile engellenmiş ve nasıl olabiliyorsa odasından çıkması bile yasaklanmıştır. Bu tebliğ belgesinin altında, her ne hikmetse 2,5 aydır tayini gerçekleşmeyen kurum amirinin imzası bulunmaktadır.
Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’a ve tüm yetkililere soruyoruz: Üyemizin Edirne’ye 76. madde uyarınca, hem de şu dönemde tayin edilmesi düşündürücü değil midir? 2,5 ay önce tayini çıkan erkek amire tayini hala tebliğ edilmemişken, üyemizin tayini aynı gün içinde nasıl tebliğ edilebilmiştir? Cinsel tacize ve şiddete karşı sessiz kalmamak suç mudur? Kuruma gelen müfettişin raporunu 10 aydır tamamlayamamasının nedeni nedir? Şubat 2010 tarihinde üyemize il içinde yapılan geçici görevlendirme (Genel Müdürlük personeli olmasına rağmen) usulsüz değil midir? 
Cinsel tacize, mobbinge ve şiddete maruz kalan, sessiz kalmadığı için sürgün edilen, aile düzeni alt üst olan üyemizin sürgün emri bir an önce iptal edilmeli ve sorumlular cezalandırılmalıdır.

FİLM FESTİVALİNDE SANSÜR SKANDALI

Son günlerde, 34. İstanbul Film Festivali kapsamında yayınlanacak olan “Bakur” adlı belgeselin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 5224 sayılı Kanuna dayanarak “kayıt-tescil ve eser işletme belgeleri olmadığı” gerekçesiyle sansürlendiği haberi basına yansımıştır. Böylece, her fırsatta sanat ve sanatçılar üzerinde baskısını hissettiren Bakanlık, bu uygulamasıyla bir kez daha kültür sanat politikalarına yönelik sansürcü anlayışını ortaya koymuştur.

Bilinmektedir ki, ticari dolaşıma giren filmlerin kayıt tescil belgesi alması ve sınıflandırılması anlaşılır ve olası bir uygulamadır; ancak festival filmlerinin böyle bir uygulamaya tabi tutulmasının dünyada bir örneği bulunmamaktadır. Hal böyleyken, film festivallerinde gösterilen filmleri kayıt tescil belgesi almaya zorunlu kılmak kabul edilemez çağdışı bir uygulama olup, her gün bir başka şekilde karşımıza çıkan siyasi sansür uygulamalarına yeni bir kılıf uydurma çabasından öteye geçememektedir.

Bu uygulamayla amaç, sadece bir filmin gösterilmesini engellemek değil, denetim üzerinden yaratılan sansürün kurumlarca içselleştirilmesi ve bir nevi oto sansür refleksine dönüşmesidir. Buna benzer uygulamalar, televizyon kanallarındaki sansürlerle her gün karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca, bilinmektedir ki, geçen yıllarda mevcut siyasi iktidarın yürürlüğe koymak istediği “TÜSAK” yasası da benzer şekilde sanat kurumlarının özerklik anlayışına darbe vurarak, baskı, denetim ve sansür uygulamalarını arttırmayı amaçlamaktaydı. Yaşanan bu son olayda da, var olan ama genelde uygulanmayan, kontrol edici nitelikteki yasa, festivaller için bir nevi “Demokles’in Kılıcı” gibi öne sürülerek uygulanan sansür ve baskı meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır.

Buradan hareketle, siyasi iktidarın son dönemlerde fütursuzca uyguladığı sansür vakalarını ve özelinde “Bakur” belgeselinin 34. İstanbul Film Festivali’nde gösterimin engellenmesini protesto ediyor ve çağdaş demokrasilerde eşine rastlanılamaz bir uygulama olduğunu düşünüyoruz.

TÜSAK YASA TASARISI HAKKINDA YAPILAN BASIN TOPLANTISI METNİ

TÜSAK yasa tasarısı hakkında, sendikamız genel merkezinde 04.03.2014 tarihinde saat 11.00’de yapılan basın toplantısı metni :

BASIN VE KAMUOYONA  

Tüsak Yasa Tasarısının varlığı, Meslek Kuruluşları ve Sivil Toplum Örgütlerince, yazılı olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’na defalarca soruldu. Ancak böyle bir çalışmanın olmadığı resmi olarak bildirildi.

“YALAN” SÖYLENDİ.

Bir yıldır gizlenen taslak, ancak toplantıdan üç gün önce Bakanlık tarafından resmi olarak ortaya çıkarıldı ve toplantı çağrısı yapıldı.

BU BİR “DAYATMA”DIR.

3 Mart 2014 tarihinde toplantıya girdiğimizde,  sanat üreten kuruluşların ve temsilcilerinin azlığını gördük, sanat alanı ile ilgili birçok uzman kişi ve kuruluşun çağrılmadığını, katılma taleplerinin de Bakanlıkça reddedildiğini öğrendik.  

BU TERCİH “MANİDAR”DIR.

Bakanlığın bu toplantıyla, devletin sanat kurumlarını yok ederek, ülkemizin kültür sanat yaşamını hükümetlerin güdümüne teslim eden ve sanatı ticarileştirecek olan bu taslağı meşrulaştırarak, katılımcıları bu yok edişe ortak etmeyi amaçladığı görüldü.

BU “KÖTÜ NİYET”TİR.

Türkiye’deki sanatı Bakanlar Kurulunun atayacağı 11 bürokratın yönetmesini öngören bu taslağın yasalaşması halinde;

$1·        Sanatın her disiplini hükümetlerin güdümüne ve piyasa koşullarının acımasızlığına terk edilecek,

$1·        Halkımız devlet kurumlarının erişilebilir bedellerle sunduğu bilet fiyatları yerine astronomik rakamlar nedeniyle sanattan mahrum kalacak,

$1·        Bu alanın tüm çalışanları, açık bir mağduriyete mahkûm olacak ve sanat özgürlüğünü yitirecektir.

BUNLAR ORTAĞI OLAMAYACAĞIMIZ BİR “İHANET”TİR.

İŞTE BU GEREKÇELERİ AÇIKLAYARAK TOPLANTIYI TERK ETTİK.

Çoksesli Korolar Derneği

Devlet Tiyatrosu Opera ve Balesi Çalışanları Yardımlaşma Vakfı  (TOBAV)

Devlet Tiyatrosu Sanatçıları Derneği (DETİS)

Emin Türk Eliçin Kültür Sanat Vakfı

Evrensel Sanat

Güzel Sanatlar Birliği Resim Derneği

Heykeltıraşlar Derneği

Homur Mizah ve Karikatür Grubu

İstanbul Şehir Tiyatrosu Sanatçıları Derneği (İŞTİSAN)

Karikatürcüler Derneği

Karşı Sanat Çalışmaları

Kültür Sanat ve Turizm Emekçileri Sendikası (Kültür Sanat Sen)

Kültürlerarası İletişim Disiplinlerarası Sanat Derneği

Nazım Hikmet Kültür Merkezi

Opera Solistleri Derneği (OPSOD)

Özerk Sanat Konseyi

PEN Türkiye

RED Fotoğraf Grubu

Sanatçılar Girişimi

Sanatçılar Sanatseverler Kültür ve Dayanışma Derneği (SANSEV)

SenaristBir

Sinema Sanatçıları Sendikası (SİNE-SEN)

Sinema ve Televizyon Yazarları Derneği (SENDER)

Tiyatro Eleştirmenler Birliği

Tiyatro Oyuncuları Meslek Birliği (TOMEB)

Tiyatro Platformu

Türkiye Tiyatrolar Birliği

Türkiye Yazarlar Sendikası

Uluslararası Plastik Sanatçılar Derneği (UPSD)

Çalışan ve Emekli Sanatçılar

Konservatuvar, Güzel Sanatlar ve Sanat Eğitimi Bölümleri Öğrencileri

Konservatuvar, Güzel Sanatlar ve Sanat Eğitimi Bölümleri Öğrenci Velileri

Sanat Eğitimcileri