Uzunca bir süredir sendikalara, emek ve demokrasi mücadelesi yürüten kesimlere yönelik olarak sürdürülen yoğun baskı ve sindirme uygulamaları tüm hızıyla devam ediyor. Evet, mücadele her geçen yıl bir öncekinden daha zorlu bir hale geliyor. Yalnız bu sürecin bize hatırlattığı onlara gösterdiği bir şey daha var ki o da; baskıyla, zorbalıkla, tehditle, itibarsızlaştırma politikalarıyla ülkedeki tek gerçek konfederasyon ve sendika olan KESK ve Kültür Sanat-Sen’i bitiremeyecek olmaları, buna güçlerinin yetmeyeceğidir. Ne idarelerin desteği ne hükümetin güdümü, emekçileri haklı taleplerinden ve kararlılığından vazgeçiremeyecektir. 4688 Sayılı yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren hizmet kolunda “genel yetkili” olan sendikamız Kültür Sanat Sen 2012 yılında da tüm engelleme ve baskılara rağmen 4 bin 35 üyesi ile yine “genel yetkili” sendika olmuştur. Kamuda 2012 yılı itibariyle, hükümetin, merkezi ve yerel idarecilerin baskı ve yönlendirmeleri ile hükümet güdümlü sendikalar, 11 hizmet kolunun 10’unda yetkiyi almaları, bizleri önümüzdeki dönemde daha zorlu ve çetin mücadele günlerin beklediğini göstermektedir. Bu durum, hükümet güdümlü konfederasyon ve onun hizmet kolumuzda örgütlü sendikasının önümüzdeki dönemde “genel yetkiyi” alabilmek için her yola başvuracağını, kendi sendikalarına üye olmayan kültür, sanat ve turizm emekçilerine yönelik baskı ve yıldırma politikalarının artarak devam edeceğini göstermektedir. Kültür Sanat Sen, gerek hizmet kolumuzda yaşanan gelişmeler, gerekse 18 bini aşkın kültür, sanat ve turizm emekçisinin ekonomik, demokratik ve özlük sorunları ile ilgili olarak bugüne kadar ortaya koyduğu mücadeleci ve direngen tutumu kararlılıkla sürdürecek, siyasi ve idari baskılara örgütlü gücüyle karşı koyacaktır. Sendikalar kuruluş amaçları itibariyle hükümetlerden iktidarlardan yana değil, işçiden emekçiden yana taraf olmak durumundadırlar. Başbakanın “taraf olmayan bertaraf olur” demesi boşuna değildir. Kültür, sanat ve turizm emekçileri “bertaraf” olmamak için Kültür Sanat-Sen de “taraf” olmuşlardır. 2013’te sendikamızı ve konfederasyonumuz KESK’i sahiplendiğimizi göstermenin en etkili yolu, Kültür Sanat Sen’in bir kez daha genel yetkili sendika olmasıdır. KESK’in mücadelesini, sendikal mücadele alanında engelleyemeyenler, kamuoyunun kafasında soru işaretleri yaratmak amacıyla, KESK’i ve bağlı sendikaları yarattıkları “kara propaganda” ile yıpratmak, bu şekilde kamuda sadece hükümet güdümlü konfederasyon ve sendikaların yetkili olmasını sağlamak için düğmeye basmış durumdadır. Bunun ilk işaretleri 25 Haziran’da KESK ve bağlı sendikalara yönelik olarak gerçekleştirilen “operasyonlar” ile verilmiştir. Sendikalarımıza yönelik baskı ve gözaltıların gerçek nedenlerini, arama ve gözaltı kararı veren savcı, emniyet yetkilileri ve böylesine çirkin bir operasyonun gerçekleşmesi için adeta “dua edenler” çok iyi bilmektedir. Gözaltındaki sendika üye ve yöneticilerine sorulan soruların tamamen sendikal faaliyetlerle ilgili olması, KESK’i yıpratmaya çalışanların siyasi iktidarın istekleri doğrultusunda hareket ettiğini ve sendikal mücadeleye tamamen “iktidarın gözü” ile baktıklarını göstermektedir. Kamuoyunun kafasında oluşacak soru işaretlerini gidermek açısından, büyük bir gürültü eşliğinde gözaltına alınan KESK’e bağlı sendika üye ve yöneticilerine sorulan sorulara baktığımızda, sendikalarımıza yönelik operasyonlardan kendilerine pay çıkaranların nasıl bir acizlik ve çaresizlik içinde olduğu görülmektedir. Gözaltındaki sendika üye ve yöneticilerine şu sorular sorulmuştur: • 8 Ekim 2011 tarihinde KESK ve sağlık örgütlerinin ortaklaşa düzenlediği mitinge neden katıldınız? Bu mitinge katılmaktaki amacınız neydi? Mitinge katılmak için herhangi bir yerden talimat aldınız mı? • Şube başkanlarının gözaltına alınmasını neden protesto ettiniz? • 21 Aralık 2011 tarihinde KESK tarafından yapılan iş bırakma eylemine katılmak için kimden talimat aldınız? • 26 Ocak 2012 tarihinde TBMM’de görüşülmekte olan sendika yasasını neden protesto ettiniz? • 13 Şubat ve 13 Nisan’da KESK’li kadınların tutuklanmasını neden protesto ettiniz? • 4+4+4 eğitim yasasına yönelik olarak neden protesto eylemleri düzenlediniz? Bu eylemleri düzenlemekteki amacınız neydi? Bu konuda herhangi bir talimat aldınız mı? Savcılık sorgusu sırasında gözaltına alınanlara, KESK’in ve KESK’e bağlı sendikaların sendikal faaliyetlerine toplantılarına neden katıldıkları sorulmuş, sendika yöneticilerinin günlük sendikal faaliyetler çerçevesinde yaptıkları telefon görüşmeleri üzerinden “suç ve suçlu” yaratılmaya çalışılmıştır. Şu temel gerçeği herkes çok iyi bilmektedir ki, savcıların elinde KESK üye ve yöneticilerini suçlayacak, kamu emekçilerinin de ortak karar alıp ortak katıldıkları, herhangi bir sendika yöneticisi ve üyesinin yapması gereken eylemler dışında hiçbir “suç unsuru” yoktur. Sorgulamayı yapan savcılar, sendikaların nasıl kurumlar olduğunu ve nasıl işlediğini çok iyi bilmelerine rağmen, hiçbir şey bilmiyormuş gibi, zorla suç ve suçlu yaratmaya çalışmışlar, bu amaçla KESK’i ve mücadelesini yıpratmayı, işyerlerinde ve alanlarda engelleyemedikleri mücadelemizi, böylesine karanlık ve şaibeli operasyonlar üzerinden gerçekleştirmeyi hedeflemişlerdir. AKP hükümeti, doğrudan kendi denetimine aldığı ve kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirdiği yargı ve emniyet güçleri aracılığıyla, karşısında tehdit olarak gördüğü herkesi, her kurumu hedef haline getirmiştir. 25 Haziran’dan bu yana yaşananlar, KESK ve bağlı sendikaların kamuoyundaki etkisi ve mücadele alanlarını daraltmayı hedeflemektedir. KESK ve bağlı sendikalara yönelik baskılar, emek alanında ve kültür sanat ve turizm hizmet kolunda yoğunlaşması beklenen saldırılara karşı güçlü bir karşı koyuşun engellenmesi, en azından bu yönde oluşacak bir mücadele cephesinin parçalanarak zayıflatılması ve etkisiz hale getirilmesini amaçlamaktadır. 20 yılı aşkın süredir kamu emekçileri mücadelesinin en ileri ve en kitlesel gücü olan sendikalarımıza yönelik olarak gerçekleştirilen son operasyon, gelecekten kaygı duyan, hak ve çıkarları için mücadele etmekten başka çıkar yol görmeyen tüm mücadeleci kesimlere yönelik açık bir gözdağıdır. Ancak şu çok iyi bilinmelidir ki, sendikalarımız, üzerindeki bütün baskı ve sindirme politikalarına rağmen, yıllardır savunduğu ilke ve değerlerden ödün vermeden mücadelesine devam edecektir. Tüm kültür, sanat ve turizm emekçilerini, haklarımıza ve geleceğimize yönelik her türlü tehdit ve baskı karşısında, daha fazla dayanışma içinde olmaya çağırıyor, hizmet kolunda yetkili sendika olmamızı sağlayan bütün kültür, sanat ve turizm emekçilerine teşekkür ediyoruz.
